Reha Erdem, benim için ülke sinemasının en müstesna isimlerinden...
İlk olarak 'A Ay' ile tanıdım. Belki de talihim bu oldu. Zira film, Reha Erdem'in en deneysel eseri.
Tam da sinema üzerine özellikle düşünmeye başladığım dönemlerde izlediğim için, 'A Ay', sinema algımı etki etti belki de.
Elbette bu etki Metin Erksan, Tarkovsky ve Makhmelbaf kadar olmadı. Lakin Erdem'e özel bir ilgi duymam için yetti de arttı.
Reha Erdem, 'A Ay'ın sonrasındaki eserlerinde daha farklı bir tablo çizdi. 'Deneysel' diyebileceğimiz çerçevede film yapmasa da Erdem'in eserleri hep 'sanat sineması' sınırları içinde özel bir yere sahip oldu.
Bir komedi olan 'Korkuyorum Anne'yi dahi 'sanat sineması' unsurları uygun çerçevede ele alan Erdem, bu bakımdan her daim hatırlanması gereken bir isim.
Şimdilerde 'Jin' ile konuşuluyor, Erdem.
Kürt meselesini doğrudan ele alan ve dağdaki 17 yaşında bir PKK'lı kız olan Jin'in dağdan inmeye çalışmasını ele alan film, biçimsel olarak tam Reha Erdem sineması sınırlarında olmakla beraber, mahiyet açısından biraz farklı.
Dediğim gibi Kürt meselesini doğrudan ele alıyor. Ancak derdini metaforlar üzerine bina ediyor.
Büyük kısmı dağda, ormanlarda, bozkırda geçen filmde geyik, ayı, kertenkele, yılan, başak ve kaplumbağa özellikle kullanılıyor.
Yönetmen Reha Erdem ve filmin başrol oyuncusu Deniz Hasgüler
Filmin vizyon tarihi 15 Mart. O sebepten derinlikli analizi o dönemde bırakıyorum.
Şimdilik filmin mesajı ve üslubuyla ilgili genel bazı şeyler ifade etmek istiyorum.
Jin, kesinlikle Reha Erdem sinemasına yakışır nitelikte.
Filmin neden Güneydoğu’da değil de Edremit ve Mersin’de çekildiği sorusuna verdiği cevap, “Çekmek isteyeceğimiz yerlerde çekmeyi bırakın, oraya girme imkânı bile yok. Sonuçta bu, gerçekçi bir film değil. Gerçekten söz ediyor ama gerçekçi değil. O yüzden başka bir yerde de olabilirdi.” oluyor.
Bölgenin doğal yapısı 'güzel resim' için gayet müsait. Reha Erdem de bu nimetten hakkıyla faydalanıyor. Ancak olağanüstü bir görsellikten bahsetmek söz konusu değil. 'iyi' iş çıkarılmış, o kadar.
Mesajı ise gayet açık:
Dağdan inmek, çıkmaktan daha zor. Ve dağdan inme noktasında mani olanlar, dağa çıkanların, dağa çıkmasını kınayanların ta kendileri.
Şehir öyle bir halde ki, asıl 'dağ' şehir olmuş.
'Gayrimedeni' yaşamanın ifadesi olan 'dağ'dan çok, 'kent' olan şehir, medeniyetten uzaklaşmış.
Elbette bunu yapan, bizzat insan.
Neticede Jin, Reha Erdem kalibresine uygun olmakla beraber "Erdem'in ustalık eseri" diyemeyeceğimiz bir film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder