1.7.13

Sokak, demokrasi, sandık, halk ve sorular...


Acaba 'millet iradesi', 'halk hareketi' daha ötesinde 'demokrasi' kavramlarını yanlış mı anlıyoruz?

Yoksa siyaset kuramcılarının beceremediğini halklar mı yapıyor?

Veya yepyeni bir kitle iletişim aracı olan sosyal medya aracılığıyla birileri geleceğin 'karar mercii'ni ve 'yöntemi'ni mi belirliyor?


Sorular gayet net.

Cevaplar karmaşık.

Belki de belli değil.

Açıkçası uzun zamandır üzerinde düşünüyorum. Lakin bir sonuca varmak için erken görünüyor.

Mesele şu...

İnsanoğlunun halihazırda kurgulayabildiği en iyi idare biçimi olan demokraside yöntemler mi değişiyor?

Neydi tablo; seçilmişler, seçenler adına ülkeyi idare eder. Kanunlar çerçevesinde bu yapılır. Ve kanunları da yine aynı seçilmiş kadro bir mecliste gerçekleştirir. Yapılan kanunların kontrolünü yapanlar da bağımsız erkler.

Halk, idarenin sahibi. Ancak dolaylı olarak etken. Seçim dönemi geldiğinde oy verip doğrudan etkisini gösteriyor ve iktidarı değiştiriyor.

Sandık ile gelen sandık ile gidiyor. En çok teveccüh gören siyasi hareket icra makamını alıyor. Beceremediği zaman halktan bir daha alaka göremiyor.

Peki şu an durum böyle mi?

Değil.

Sokak hareketleri, iktidarları değiştirebiliyor.

Çoğunluk olmaya gerek yok.

Ülkede birkaç meydanı doldurup, medya desteğini (özellikle uluslararası) alıp, sosyal medyada iyi örgütlenip, 'gerektiğinde' yakıp yıkarak idarenin koltuğunu sallayabilirsiniz.

Haklı olmanız gerekmez.

Haklı olmanız için hakkınızın gasp ediliyor olması lazım.

Lakin haklı olmanız gerekmez.

Misal ülkemizde yüzde 30'luk bir muhalefet kesimi örgütlenip sokağa çıkar ve arzu edilen kargaşa ortamını sağlarsa iktidarın gitmesi gerekebilir. Şartların oluşması işten bile değil.

Ya da Mısır örneğine bakalım.

Sokağa çıkan halk Mübarek'i gönderdi.

Diktatördü zira.

Oysa Tahrir yine dolu, sokaklar yine hareketli ve Mursi'nin gitmesini isteyenler de var.

Mursi'ye destek vermek için sokakta olanlar da var.

Peki ne olacak?

Mursi muhalifleri diretir, sokaktan çekilmez, polis müdahale eder, olaylar çıkar ve karşıt görüşler de çatışırsa...

Çatışma olmadı diyelim.

Muhalifler sokakta kaldı ve gitmedi.

Ne olacak?

Sokağa çıkmak, sivil itaatsizlik yapmak en masum insan hakkı ve protesto şekli.

İyi ama bunun sınırı ne olacak?

Her sokağa çıkan istediğini yaptıracak mı?

Ülkenin şartlarına göre değişir. Diktatorya yoksa esasında mesele de yok diyeceğim ama pratiğe bakınca öyle olmayacağı görülüyor.

Daha yeni yaşadıklarımızdan çıkan sonuç da biraz bu.

Yalan dolanla, sırf muhalefet olsun diye sokağa çıkmak, iktidarı devirmek için bir yöntem olacaksa, sandık ne işe yarayacak?

Altını kalınca çiziyorum; zulüm olduğu yerde bahsettiğim sorulara zaten gerek yok.

Sorular, ülkemiz gibi diktatör idaresinin olmadığı, demokratik kanalların açık olduğu yerlerde geçerli.

Mısır için de durum çok farklı sayılmaz.

Seçilerek gelen ve diktatör kalıntısı sistemi temizlemeye çalışan Mursi, geldiği gibi sokakla mı gider (sandık öncesi mühim)?

Sorular mühim.

Cevaplar da belki sorularda gizli.

Lakin postmodern dönemde 'sokak' ile alakalı teoriler gözden geçirilmeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder